top of page

Ä°stanbul'un Bizans Mirası Rölikleri...

Rölik;

  1. GeçmiÅŸ bir zamandan gelen, özellikle de tarihsel olarak ilgi çeken nesne.

  2. Kutsal bir kiÅŸinin bedeninden bir parça veya önemli bir eÅŸyası.

  3. GeçmiÅŸ bir zamandan gelen, ama artık demode olmuÅŸ bir nesne.

        Semavi olsun olmasın tüm dinlerin ortaya çıkmasıyla birlikte, kutsal kitaplar, öÄŸretiler ve ibadethanelerin yanısıra, bu inanç sistemleri içerisinde yer alan mekanlar, tabiat varlıkları ( daÄŸ,maÄŸara, nehir, aÄŸaç..vb.) , nesneler ( kıyafet, günlük eÅŸya, ritüel eÅŸyaları...vb.), dinin ileri gelenlerine ait beden parçaları da inananlar tarafından kutsal kabul edilmiÅŸ; mekanlar, tabiat varlıkları ziyaret edilirken, nesneler, beden parçaları mahfazalar içerisinde özenle saklanıp inananlara gösterilmiÅŸtir. Ä°ÅŸte bu nesnelere, beden parçalarına rölik adı  verilmiÅŸtir. 

​

        Henüz dokuz on yaÅŸlarında küçük bir çocukken, dedemin görev aldığı Beykoz Ayia Paraskevi Kilisesi’nin bahçesinde rutin olarak sağı solu kazıp Indiana Jonesçuluk oynadığım bir günün ertesinde, kendimi annem, babaannem ve zangoç ile birlikte kilisenin içini temizlerken bulmuÅŸtum. Elimde bir toz bezi, ikonaları silerken, gözüm hani ÅŸu kadınların -nedense- arkasına geçemediÄŸi ikonastatisin arkasındaki masa üzerinde duran küçük kilise maketine takılmıştı. Ä°ÅŸte o an içimdeki Indiana Jones’a engel olamayıp, gizlice kilise maketinin minyatür kapısını açtım. Maketin içerisinde küçük bir lahit minyatürü buldum. Heyecanlanmıştım, boyutlar arası bir kapıyı açacağını düÅŸündüÄŸüm o ‘ÅŸey’i bulacağımı düÅŸünmüÅŸtüm. Lahit minyatürünün kapağını açtım ve: ‘Anne! Burada tavuk kemiÄŸi var…’. Cümlemin bitmesiyle birlikte iki kadın ikonastatisin arkasına geçmiÅŸ (!) ve elimden aldıkları kemiÄŸi apar topar yerine bırakıp beni kapı dışarı etmiÅŸlerdi. BulduÄŸum kemiÄŸin kiliseyi kutsamak için orada olduÄŸunu ve bunun bir azize ait olduÄŸunu o gün, fakat buna ‘rölik’ dendiÄŸini ise yıllar sonra öÄŸrenmiÅŸtim. Bu biraz da talihsiz tanışma içimde büyük bir merak uyandırmış ve gittiÄŸim her dini mekanda bir rölik arar olmuÅŸtum.

          

Ben Dedem Aleko Beykoz Ayia Paraskevi Kilisesinde.jpeg

1991, Dedem Aleko, ben ve diÄŸer okuyucular, Beykoz Ayia Paraskevi Kilisesi'nde

        Hayatımda ne olduÄŸu bilerek gördüÄŸüm ilk rölik Topkapı Sarayı’ndaydı. Ardından patrikhanedeki tabutları gördüm. Yunanistan ziyaretlerimde kemiklerin, azizlere ait eÅŸyaların sergilendiÄŸi bir çok kiliseye girdim. Katolik ve Protestan inançlı ülkelerin kiliselerinde de bir çok örnekle karşılaÅŸtım. Bu örnekleri gördükçe, Ä°stanbul’da günümüzde mevcut bulunan röliklerin sayısının çok az olduÄŸunu düÅŸünmeye baÅŸladım. Bu ÅŸehir önemli bir Bizans mirasıydı, ve böyle bir ÅŸehirde kutsal emanetlerin sayısı çok daha fazla olmalıydı. Ä°ÅŸte bu düÅŸünceyle, Ä°stanbul’daki hristiyan röliklerinin peÅŸine düÅŸtüm ve kendimce bir liste oluÅŸturmaya karar verdim. Bu liste internet araÅŸtırmasıyla deÄŸil; ancak yürüyerek, kapısı açık her kiliseye, her müzeye girerek oluÅŸturulabilirdi. Hal böyle olunca, neredeyse her haftasonu sevgili ÇaÄŸatay Topcu ile gerçekleÅŸtirdiÄŸimiz Ä°stanbul yürüyüÅŸlerine bir amaç daha eklenmiÅŸti: ‘Ä°stanbul’un Bizans Mirası Rölikleri’ni bulmak…

     Bizans’ın Ä°lk Rölikleri:

        Åžüphesizdir ki Bizans ve baÅŸkenti Konstantinopolis -Ä°stanbul-, uzun yıllar hristiyanlığın önemli bir merkezi olmuÅŸtu. Åžehrin bir kült merkezine dönüÅŸmesinde ise en önemli ilk adımları, daha sonra aziz ilan edilecek olan Ä°mparator I.Konstantin ve annesi Helena atmıştı. Her ne kadar hristiyanlık resmi din olarak 380 yılında Theodosius tarafından ilan edilse de, 313 yılında I.Konstantin bu dini tanımış ve yasal statü getirmiÅŸti. Konstantin’in hristiyanlığa olan ilgisi ve yakınlığının sebebi muhtemelen annesi Helena’nın bir hristiyan olmasıydı. Bizans’ın ilk hristiyan röliklerini Konstantinopolis’e getiren de Helena’dan baÅŸkası deÄŸildi. 325 yılında Kudüs’e seyahate - ya da haç yolculuÄŸuna- giden Helena, oÄŸlunun da desteÄŸini alarak burada araÅŸtırmalar ve kazılar yaptırmıştı. Bölgede bulduÄŸu bir çok önemli rölik kendisiyle birlikte Ä°stanbul’a getirilmiÅŸti. Bunların en önemlileri, Ä°sa’nın çarmıhına ait parçalar ve çivilerdi. Konstantin ve Helena’nın ardından, II.Konstantin, Valens, Theodosius, Arcadius, II.Theodosius, I.Leo ve diÄŸer ardılları da ÅŸehre yeni rölikler getirmiÅŸti.

​

        Peki hangi röliklerdi bunlar? Gelin bir kısmının hangileri olduÄŸunu, 1204 yılında Latinler’le birlikte Ä°stanbul’u iÅŸgal eden 4.Haçlı Seferi ÅŸövalyelerinden, Robert De Clari’nin sözlerinden okuyalım:

         ‘’Åžehir ele geçirildiÄŸinde [...] ve saraylar ele geçirildiÄŸinde, [...] buralarda çok daha fazla zenginlik buldular. [...] Ve Bukoleon sarayı çok zengindi [...] ve içinde irili ufaklı tam otuz ÅŸapel vardı ve bunlardan biri vardı ki Kutsal Åžapel olarak adlandırılıyordu; çok zengin ve asildi, tamamı gümüÅŸ olmayan ne bir menteÅŸe, ne bir bant ne de baÅŸka bir parçası[...] ve jasper, porfir veya baÅŸka bir deÄŸerli deÄŸerli taÅŸtan yapılmayan tek bir sütunu bile yoktu… [Ve] bu ÅŸapelin içinde pek çok zengin kutsal emanet bulundu: [...] bir adamın bacağı kadar büyük olan Gerçek Haç'ın iki parçası […], Rabbimizin yan tarafına saplanmış  olan mızrak, ellerine ve ayaklarına çakılmış iki çivi; ve kristal bir ÅŸiÅŸenin içinde biraz kanı ve [...] onu Golgota Dağı'na götürdüklerinde giydiÄŸi tunik [...] ve orada kafasına takılan kutsal taç [...], Meryem Ana'nın cübbesi ve daha o kadar çok zengin kutsal emanet bulundu ki bunları size saymakla bitiremem […].”

WhatsApp Image 2024-06-28 at 23.29.27.jpeg

Robert De Clari'nin sözleri doÄŸrultusunda Yapay Zeka ile oluÅŸturulmuÅŸ görseller

        Robert De Clari’nin bu sözlerine göre, Bukoleon Sarayı’nın hemen arkasında, Büyük Saray kompleksinin içerisinde,  Kutsal Åžapel olarak bilinen ve her yeri gümüÅŸ ve deÄŸerli taÅŸlarla kaplı bir kilise vardı: Fener Meryem Ana Kilisesi - ΘεοτÏŒκος τοῦ Φάρου. Bu kilisenin içerisinde, Ä°sa’nın üzerine gerildiÄŸi çarmıhın parçaları,  ellerine çakılmış çiviler, kafasına takılan dikenli taç, çarmıh üzerine geriliyken ölüp ölmediÄŸini kontrol ettikleri mızrak, kanı ve çarmıha gerilmeye götürülürken üzerine giydiÄŸi tunik sergileniyordu. Ayrıca bir tek bunlar deÄŸil, Meryem’in cübbesi de bu kilisede sergilenen rölikler arasındaydı.

​

        Bizans’ta mevcut rölikler sadece Robert De Clari’nin bahsettiÄŸi kadar deÄŸildi. I.Konstantin’in ardından, neredeyse her imparator ÅŸehre yeni rölikler getirmiÅŸti. Hristiyanlar bu röliklerin ÅŸehri surlardan, kulelerden daha iyi koruyacağına inanıyordu. Aslında bu rölikler sadece din ile ilgili deÄŸil, siyasi bir güç, bir prestij simgesiydi.

​

        II.Constantin, havarilerden Andrew, Timothy ve Luke’un bedenlerini, Valens Vaftizci Yahya’nın kafatası röliÄŸini,  Theodosius Günahçıkaran Paul, Terentius ve Africanus’un bedenlerini, Arcadius Samuel’in, II.Theodosius Yakup, Zekeriya, Aziz Stephan ve John Chrisostomos’un bedenlerini, Anastasius Resafalı Aziz Sergios’un röliklerini, I.Leo ise Meryem’in cübbesini baÅŸkente getirmiÅŸti.

​

        Justianus, havarilerden Peter ve Paul’un röliklerini Papa Hormisdas’tan ve Selanikli Aziz Dimitrios’un röliklerini Selanik BaÅŸpiskoposu’ndan istese de alamamış, kendisine sadece bu önemli isimlerin temas ettiÄŸi rölikler gönderilmiÅŸti. Herakleios ise, kutsal mızrak, sünger ve orijinal çarmıhın diÄŸer parçalarını Ä°stanbul’a getirmiÅŸti. 944 yılında üzerinde Ä°sa’nın yüzünün bir fotoÄŸraf gibi çıktığına inanılan ünlü mendil, 945 yılında ise Vaftizci Yahya’nın kol röliÄŸi Fener Meryem Ana Kilisesi’nde yer almıştı. Bu yıllardan sonra, Ä°sa’nın kafasına takılan dikenli taç, sandaleti, mor cübbesi, peygamber Ä°lyas’ın hırkası, Ä°brahim’in meleklerle tartışmaya oturduÄŸuna inanılan masa, Samuel’in boynuzu ve Musa’nın asası da ÅŸehre getirilmiÅŸ ve Fener Meryem Ana Kilisesi yakınındaki Nea Ekklisia ve Aziz Stephan kiliselerinde yüzlerce yıl sergilenmiÅŸti.

​

        Robert De Clari’nin hayranlıkla yazdığı satırlardan da anlaşılacağı üzere, 1204 yılında Latin Ä°stilası ile birlikte Konstantinopolis’teki rölikler artık el deÄŸiÅŸtirmiÅŸti. Hepsi, Latin Kral I.Baldwin’e ait olmuÅŸtu. Bu rölikler zamanla Avrupa’da farklı kiliselere dağıtılmış ve hatta güçlü ve etkili yöneticilere satılmıştı. DoÄŸrudan Ä°sa ile ilgili olanlar, Fransa Kralı IX.Louis tarafından satın alınmış ve Sainte-Chapelle’de yer bulmuÅŸtu. Peki bir dönem tüm bu kutsal emanetlere ev sahipliÄŸi yapmış Ä°stanbul’da, bugün geriye ne kalmıştı?

Konstantinopolis’ten Ä°stanbul’a Miras Rölikler:

        Ä°sa’ya ve Meryem Ana’ya ait rölikler bugün Ä°stanbul’da olmasa bile - en azından bildiÄŸimiz kadarıyla - Ä°sa’nın varlığına ÅŸahit olmuÅŸ bazı cisimler, önemli aziz ve azizelerin kemikleri ve bu kiÅŸilerin bazı eÅŸyaları, patrikhanede, kiliselerde ve müzelerde karşımıza çıkmaktadır. Tabii bunlar Hristiyanlık açısından çok önemli olsa da, bir Torino kefeni kadar (sahte olup olmadığı hala tartışma konusudur) veya Ä°sa’nın dikenli tacı, giydiÄŸi düÅŸünülen tünik kadar raÄŸbet görmemektedir. Bugün Konstantinopolis’ten Ä°stanbul’a miras kalmış rölikleri düÅŸünecek olursak akla ilk Topkapı Sarayı’nda sergilenen Vaftizci Yahya’nın kol, kafatası röliÄŸi ve Patrikhane’de bulunan Ä°sa’nın üzerinde kırbaçlandığı sütun gelebilir. Fakat daha bir çok rölik inananları ve meraklılarını karşılamak üzere, yüzlerce yıl bulundukları yerde beklemektedir.

Ä°sa’nın Kırbaçlandığı Sütun / Aya Yorgi Kilisesi, Fener Rum Patrikhanesi

        Fener Rum Patrikhanesi içerisinde yer alan Aya Yorgi Kilisesi’nin saÄŸ kapısından girip en sona, ikonastatisin önüne kadar yürüdüÄŸünüzde, yine saÄŸ tarafınızda iÅŸlemeli bir sütun içerisine yerleÅŸtirilmiÅŸ siyah bir mermer ile karşılaşırsınız. Önü adak paralarla dolmuÅŸ bu siyah mermer parçası, aslında Aya Yorgi Kilisesi’nin ve Ä°stanbul’un en önemli röliklerinden biridir. Onu önemli kılan özelliÄŸi ise, Ä°sa’nın bu sütun üzerine baÄŸlanarak kırbaçlandığına inanılmasıdır.

Isanın kırbaçlandığı sütun_Aya Yorgi Kilisesi_Patrikhane.jpg

Ä°sa'nın Üzerinde Kırbaçlandığı Sütun, Aya Yorgi Kilisesi, Patrikhane

        Rivayete göre bu sütun, I.Konstantin’in annesi Helena tarafından, 326-328 yılları arasında Kudüs’ten Ä°stanbul’a getirilmiÅŸtir. Tabii getirilen sütunun sadece bir parçasıdır. Hristiyanlar için önemli bir rölik olan bu sütunun bir parçası hala Kudüs’te Fransisken Åžapeli’nde, bir diÄŸer parçası ise Ä°talya’da Santa Prassede Kilisesi’ndedir. Ä°talya’daki parçanın, 1223 yılında Ä°stanbul’dan götürülen parça olduÄŸu rivayetler arasındadır.

Azize Euphemia’nın Rölikleri /Aya Yorgi Kilisesi, Fener Rum Patrikhanesi

        Aya Yorgi Kilisesi’nin saÄŸ tarafında, Ä°sa’nın kırbaçlandığı sütundan çıkışa doÄŸru yürürken sizi solunuzda 3 tane lahit karşılayacaktır. Bu lahitler, hristiyanlık alemi için önemli üç azizeye aittir. Bu lahitlerden ilki, içerisinde Kadıköylü Azize Euphemia’nın röliklerini taşır. Azize Euphemia, M.S.303 yılında hristiyan olduÄŸu için öldürülen ve mucizeler gösterdiÄŸine inanılan ilk hristiyan azizelerinden biridir. Kendisi adına, Ä°stanbul’da önemli kiliseler mevcuttur. Bugün Sultanahmet’te restorasyonları süren, freskleriyle ön plana çıkan bir Azize Euphemia Kilisesi de mevcuttur. Azize Euphemia’nın günümüze kadar korunmuÅŸ rölikleri, Aya Yorgi Kilisesi içerisinde, gümüÅŸ ve iÅŸlemelerle kaplı bir lahit içerisinde bulunmakta ve her yılın 16 Eylül’ünde kapağı açılarak, yurtdışından da katılımın yoÄŸun olduÄŸu bir ayin gerçekleÅŸtirilmektedir. Bu ayin esnasında beyaz kurdele ve dikiÅŸ iÄŸnesi dağıtılır. Çünkü bir inanışa göre de azize yaÅŸadığı dönemde bir terzidir. Bu önemli ayinden bir fotoÄŸrafı aÅŸağıda görebilirsiniz.

Azize Euphemia Rölikleri_Aya Yorgi Kilisesi_Patrikhane.jpg

Azize Euphemia'nın Lahdi, 16 Eylül 2023, Aya Yorgi Kilisesi, Patrikhane

Azize Solomoni’nin Rölikleri / Aya Yorgi Kilisesi, Fener Rum Patrikhanesi

          Azize Euphemia’nın hemen yanında, bakır bir lahit içerisinde bir baÅŸka azizenin rölikleri mevcuttur. Azize Solomoni’ye ait olan bu lahit, her yıl 1 AÄŸustos’ta açılır ve inananlarla birlikte kilisede bir tören gerçekleÅŸtirilir. Peki kimdir Azize Solomoni?

          

         Yaptığım araÅŸtırmalarda, bu azizenin ismine iki yerde rastladım. Birinde hikayesi Kıbrıs’ta geçerken, diÄŸeri Filistin’de geçmekteydi. Her ne kadar farklı yerler olsa da, bahsedilen azize, yakılarak öldürülen Yedi Makabiler’in annesi Solomoni idi. Ä°nanışa göre, Seleukos imparatoru Antiochus Epiphanes’in (M.Ö. 175 - M.Ö.164) iÅŸkencelerine raÄŸmen inançlarından dönmeyen yedi genç yakılarak öldürülmüÅŸ ve anneleri Solomoni de bunu izlemek zorunda kalmıştı. Ardından Solomoni’ye de iÅŸkence yapılmak istense de, Solomoni kendini ateÅŸe atarak vefat etmiÅŸti.

  

          Aya Yorgi Kilisesi’nde, 1 AÄŸustos tarihinde Makabiler’in annesi Solomoni’yi anmak için bu lahit açılıp, bozulmamış rölikler inananlara gösterilse de, tarihçiler Solomoni’nin yakılarak öldürüldüÄŸü gerekçesiyle bu röliklerin Mür Taşıyıcısı Azize Salomi’ye ait olduÄŸunu savunmaktadır. Bu azizenin günü ise 3 AÄŸustos’tur. Ä°nanışa göre Mür Taşıyıcısı Azize Salomi, Meryem Ana’nın kuzeni, havarilerden James ve John’un annesidir.

Azize Solomoni_Aya Yorgi Kilisesi_Patrikhane.jpg

Azize Solomone'nin Lahdi, Aya Yorgi Kilisesi, Patrikhane

Azize Theofano’nun Rölikleri / Aya Yorgi Kilisesi, Fener Rum Patrikhanesi

        Azize Solomoni’ye ait lahtin hemen yanında bir baÅŸka bakır lahit daha vardır. Bu lahdin içinde yer alan rölikler, sadece bir azizeye deÄŸil, aynı zamanda Bizans Ä°mparatorluÄŸu’nun bir imparatoriçesine de aittir. Ziyaretçiler kilise içerisinde bu bilgi ile karşılaÅŸmazlar fakat, lahtin içinde yatan Azize Theofano, 886-912 yılları arasında imparatorluÄŸu yöneten VI.Leon’un ilk eÅŸidir.

        

        Konstantinos Martiniakos’un kızı olan Theofano, eÄŸitimli ve dindar bir kadındı. Gününün büyük bir kısmını dua ve ilahilerle geçiren Theofano, anlatılara göre imparatoriçeliÄŸinin henüz yedinci yılında, Vlaherna manastırına çekilmiÅŸ ve bir rahibe gibi yaÅŸamaya baÅŸlamıştı. Theofano, Heybeliada’da bulunan Sirmiumlu Anastasia Manastırı’nı da yaptıran kiÅŸidir. 10 Kasım 897’de vefat eden Theofano, Ortodoks Kilisesi tarafından azize ilan edilmiÅŸ ve naaşı dönemin ünlü Havariyun Kilisesi’ne defnedilmiÅŸtir. Ä°stanbul doÄŸumlu Theofano her yıl 16 Aralık’ta anılmaktadır.

Azize Theofano_Aya Yorgi Kilisesi_Patrikhane.jpg

Azize Theophane'nin Lahdi, Aya Yorgi Kilisesi, Patrikhane

Aziz Hrisostomos ve Aziz Gregory’nin Rölikleri / Aya Yorgi Kilisesi, Fener Rum Patrikhanesi

        Aya Yorgi Kilisesi’nin sol tarafında da, tıpkı saÄŸ tarafında olduÄŸu gibi üç önemli Ortodoks din adamının rölikleri bulunmaktadır. Bu rölikler, azizelerin lahitlerinin aksine, mermerden oyulmuÅŸ iÅŸlemeli kutular içerisinde sergilenmektedir. Belki de böyle sergilenmesinin sebebi, azizlerin kemiklerinin sadece bir kısmının burada olmasındandır. Yani demek istediÄŸim, tüm beden rölikler lahit içerisindeyken, parça halinde olanlar kutular içerisinde sergileniyor olabilir.

        

        4. Ve 5. Yüzyıllarda patrik olan Aziz Ioannis Hrisostomos (347-407) ve Aziz Gregory Theologos (329-390), ölümlerinin ardından Ä°stanbul’a defnedilmiÅŸlerdi. Ancak 1204 yılında, Ä°stanbul’un Latin iÅŸgali esnasında, beraberinde birçok önemli rölik ile birlikte bu azizlerin rölikleri de farklı ülkelere götürülmüÅŸtü. Bu olaydan tam 800 yıl sonra, 2004 yılında, Hrisostomos ve Gregory’nin rölikleri Vatikan tarafından Fener Rum Patrikhanesi’ne geri gönderilmiÅŸtir.

Aziz Hrisostomos ve Aziz Gregory_Aya Yorgi Kilisesi_Patrikhane.jpg

Aziz Hrisostomos ve Gregory'nin Rölikleri, Aya Yorgi Kilisesi, Patrikhane

        Ä°ki azizin rölikleri önünde her ne kadar ikonaları yer alsa da, mermer kutuların ÅŸeklinden röliklerin hangisine ait olduÄŸu anlaşılabilmektedir. Hrisostomos, yani altınağız, ’baldan tatlı konuÅŸtuÄŸu için’ kendisine bu isim verilen patriÄŸin röliklerinin saklandığı kutu, bal peteÄŸi ÅŸeklinde iÅŸlenmiÅŸtir.

WhatsApp Image 2024-07-01 at 22.11.57.jpeg

Aziz Hrisostomos ve Gregory'nin Rölikleri, Aya Yorgi Kilisesi, Patrikhane

Aziz Basileos’un Rölikleri / Aya Yorgi Kilisesi, Fener Rum Patrikhanesi

        Aya Yorgi Kilisesi’nin sol tarafında, Aziz Hrisostomos ile Aziz Gregory’nin yanyana bulunan rölik kutularından, çıkışa doÄŸru giderken saÄŸ tarafta aynı formda bir mermer rölik kutusu daha göze çarpar. Burada görülen rölikler, Aziz Basileos’a aittir. 330 yılında Kayseri’de doÄŸmuÅŸ olan aziz, kilisenin öÄŸretilerini savunan rolüyle, Ortodoks Kilisesi’nin babası olarak anılır. 1 Ocak 379 tarihinde vefat ettiÄŸi bilinen Basileos’un anma günü de yine her yılın 1 Ocak günüdür.

 

        Hristiyanlığı zaten kabul etmiÅŸ bir ailede doÄŸan Basileos, Kapadokya, Ä°stanbul ve Atina’da eÄŸitim görmüÅŸ, dönemin önemli isimleriyle arkadaÅŸlık kurmuÅŸtur. Bazı kaynaklara göre, bu arkadaÅŸlarından birisi de, daha sonra Bizans Ä°mparatoru olacak Julianus’tur. Fakat ÅŸunu belirtmek gerekir ki, Julianus son pagan imparatordur.

Aziz Basileos_Aya Yorgi Kilisesi_Patrikhane.jpg

Aziz Basileos'un Rölikleri, Aya Yorgi Kilisesi, Patrikhane

        Yeri gelmiÅŸken sizlerle ufak bir detay daha paylaÅŸmak isterim. Aziz Basileos, gerek ölüm yıldönümü olan 1 Ocak'ta anılması, gerekse noel zamanı hediyeler dağıtan biri olarak bilinmesinden dolayı, Rum Ortodoks inancında, Aziz Nikolas gibi Noel Baba ile özdeÅŸleÅŸtirilmiÅŸ bir baÅŸka azizdir. 

Vaftizci Yahya’nın Rölikleri / Topkapı Sarayı Müzesi

        KuÅŸkusuzdur ki, Hristiyanlık tarihinin en önemli isimlerinden biri Vaftizci Yahya’dır. Hz.Ä°sa’dan önce doÄŸan ve onun kuzeni olan Yahya, Åžeria ırmağı kenarında, mesihin doÄŸacağını müjdeleyen ve ona inanacakları vaftiz olmaya çağıran önemli bir azizdir. Herodes Agrippa’nın emriyle başı kesilerek öldürülmüÅŸtür. Sanatın birçok dalında iÅŸlenen bu infaz, Oscar Wilde’ın Salome isimli kitabının da konusunu oluÅŸturur.

       

        Başı kesilen Vaftizci Yahya’nın kafatasını röliÄŸini Ä°stanbul’a getiren Ä°mparator Valens’ti. Valens’in 364-375 yıllarında hüküm sürdüÄŸünü gözönünde bulundurursak, Vaftizci Yahya’nın kafatası röliÄŸi de bu yıllarda Ä°stanbul’a gelmiÅŸ olmalıydı.

​

        Ä°stanbul’da Vaftizci Yahya’ya ait tek rölik bu deÄŸildi. Kendisinin kol röliÄŸi de burada yer almaktaydı. Aynı dönem Valens tarafından mı getirilmiÅŸti bilemiyoruz ama, kaynaklarda 945 yılında Fener Meryem Ana Kilisesi’nde yer aldığı belirtilmektedir. Bugün ise bu önemli azize ait iki rölik, Topkapı Sarayı Müzesi’nde sergilenmektedir.

WhatsApp Image 2024-07-01 at 22.41.29.jpeg

Vaftizci Yahya'nın Kafatası ve Kol Rölikleri, Topkapı Sarayı

        Yaptığım araÅŸtırmalarda, Vaftizci Yahya’nın farklı yerlerde baÅŸka rölikleri olduÄŸunu da öÄŸrendim. Bunlardan benim için en çarpıcı olanı, Fransa’daki Amiens Katedrali’nde olandır. Bir kafatası olan bu rölik, altın bir tepsinin ortasında yer almaktadır. Tıpkı, Yahya’nın kafasının kesilip sunulduÄŸu hali gibi. Rivayete göre, bu katedralde yer alan kafatası röliÄŸi, daha evvel Ä°stanbul’da Vaftizci’nin kol röliÄŸinin yanında iken, 1206 yılında Åžövalye Wallon de Sorton tarafından Fransa’ya getirilmiÅŸtir. Kafa karıştıran, Vaftizci’ye ait olduÄŸu söylenen baÅŸka kafatasları da farklı kiliselerde yer almaktadır.

la-tete-de-saint-jean-baptiste-a-la-cathedrale-damiens-relics.webp

Vaftizci Yahya'nın Kafatası RöliÄŸi, Amiens Katedrali, Fransa

Aziz Ardemios ve Azize Peprone'nin Rölikleri / Surp HıreÅŸdagabet Kilisesi, Balat

        Ä°stanbul Balat’ta yer alan Surp HıreÅŸdagabet Kilisesi, her ne kadar bir Ermeni Kilisesi olsa da, aslında 1630’lu yıllarda Ermeniler’e devredilmiÅŸ bir Rum Kilisesi’ydi. Yüzyıllar içerisinde dört kere yanmış ve tekrar tekrar inÅŸaa edilerek bugünki halini almıştır. Surp HıreÅŸdagabet Kilisesi halk içinde mucizeleriyle anılmaktadır. Hatta babam Stavros Vafiadis de bu mucizelere tanık olduÄŸunu bana çok kez anlatmıştı. Fakat burada bu kilisenin mucizesinden ziyade, konumuzla alakalı farklı detaylarından size bahsedeceÄŸim.

​

        Surp HıreÅŸdagabet Kilisesi’nin hemen altında bir ayazma mevcuttur. 2006 yılında burada yapılan restorasyon sırasında, bir aziz ve bir azizeye ait rölikler burada bulunmuÅŸtur: Aziz Ardemios ve Azize Peprone. Restorasyon sonrasında ayazma içerisine yerleÅŸtirilen levhada Aziz Ardemios’un hikayesi ÅŸu ÅŸekilde anlatılmaktadır:

​

        ‘’Roma Ä°mparatoru Büyük Konstantin zamanında yaÅŸayan Aziz Ardemios, Hristiyanlığı kabul eden Antakyalı yüksek rütbeli bir subaydı. Antakya valisi putperest dictator Hulianos’un Hristiyan azizler Öjenios ve Makarios’a yaptığı eziyetleri kınadığından dolayı MS.363 yılında hapishanede başı kesilerek öldürülmüÅŸtür.  Bizans döneminde din ÅŸehidi olan azizlerin naaÅŸları gömüldükleri yerlerden toplatılarak imparatorluÄŸun çeÅŸitli yörelerinde inÅŸaa edilen kiliselere ve ayazmalara gömülmüÅŸtür. Balat Kilisesi ve Ayazması da Bizans döneminde inÅŸaa edilen bir kilisedir. 2006 yılında kilise bünyesinde gerçekleÅŸtirilen ayazma restorasyon çalışmaları esnasında Aziz Ardemios’un kemikleri bulunmuÅŸtur. ‘’

 

        Aziz Ardemios’un röliklerinin hemen yanında, Azize Peprone’nin rölikleri de yer almaktadır. Onun hikayesi de yine bir levha üzerinde ayazma içerisinde yer almaktadır:

​

        ‘‘Nusaybin ÅŸehrinde doÄŸmuÅŸ ve genç yaÅŸta manastıra girerek rahibelerle yaÅŸamış. Putperest Ä°mparator Diocletianus döneminde Hristiyanlığı inkar etmediÄŸinden dolayı M.S.305 yılında başı kesilerek din ÅŸehidi olur ve aynı manastıra gömülür. Bizans döneminde din ÅŸehidi olan azizlerin naaÅŸları gömüldükleri yerlerden toplatılarak imparatorluÄŸun çeÅŸitli yörelerinde inÅŸaa edilen kiliselere ve ayazmalara gömülmüÅŸtür. Balat Kilisesi ve Ayazması da Bizans döneminde inÅŸaa edilen bir kilisedir. 2006 yılında kilise bünyesinde gerçekleÅŸtirilen ayazma restorasyon çalışmaları esnasında Azize Peprone’nin kemikleri bulunmuÅŸtur. ‘’

​

        Bugün bu aziz ve azizenin rölikleri, kilisenin altındaki bu ayazmada bir cam vitrin içerisinde sergilenmektedir.

Ayios Ardemios ve Ayia Peprone_Surp Hiresdagabet Kilisesi.jpg

Aziz Ardemios ve Azize Peprone Rölikleri, Surp HreÅŸdagabet Kilisesi, Balat

Bilinmeyen Rölikler / Ayasofya Tarihi Müzesi, Sultanahmet

        GeçtiÄŸimiz yıllarda, Sultanahmet’teki ünlü Defter-i Hakani Nezareti binasında açılan Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi’nde sergilenen eserler arasında bulunan üç röliker (mahfaza, rölik saklama kutusu) ziyaretçilerin dikkatini çekmektedir.  Bu üç rölikerden biri kutu, biri kol ve bir diÄŸeri ise el formundadır.

​

        Rölikerlerden kutu formunda olanın içerisinde, üzeri nakış gibi iÅŸlenmiÅŸ ve taÅŸlarla süslenmiÅŸ el formunda bir baÅŸka mahfaza içerisinde yer alan kemikler görülmektedir. Ayrıca kutunun içerisinde ve bu elin çevresinde de dört küçük kemik yer almaktadır. Mahfaza kapağı altında, ünlü ‘Koimesis’ Meryem Ana’nın Ölümü ikonası resmedilmiÅŸtir. Sergi alanındaki bilgi levhasına göre, röliker 1762 yılına tarihlendirilmiÅŸ olup, Sümela Manastırı’ndan Rahip Ioanikios’un hibesidir. Müzede Lipsanothiki olarak adlandırılmış bu röliker içindeki röliklerin hangi azize ait olduÄŸu maalesef bilinmemektedir.

WhatsApp Image 2024-07-01 at 23.01.50.jpeg

El RöliÄŸi, Ayasofya Tarihi Müzesi

        Müzedeki üç rölikerden bir diÄŸeri is el formundadır. GümüÅŸ, üzeri çiçek desenleriyle ve taÅŸlarla bezenmiÅŸ bu el rölikerinin içi boÅŸ gözükmekte olup maalesef hangi azize ait olduÄŸu bilinmemektedir.

Bilinmeyen Bir Röliker_Ayasofya Tarihi Müzesi.jpg

Röliker, Ayasofya Tarihi Müzesi

        Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi’ndeki rölikerlerden üçüncüsü ve bence en etkileyici olanı kol formunda olandır. GümüÅŸ ve üzerine Ermenice yazılarla bezenmiÅŸ bu röliker, bütün bir el ve kolun dirseÄŸe kadar olan kısmını kapsamaktadır. Elin parmakları üzerinde tüm detaylar görülmekle birlikte, baÅŸ parmakta bir yüzük bulunmaktadır. Ele, iÅŸaret ve yüzük parmağı birleÅŸtirilerek kutsama pozisyonu verilmiÅŸtir. Mahfaza içerisinde bir rölik olup olmadığını maalesef göremiyor ve hangi azize ait olduÄŸunu bilemiyoruz. Rölikerin dirsek kısmındaki kapamada bir aziz tasviri yer almaktadır. Yüksek ihtimalle bu rölik bu azize aittir. Kanaatimce, Hristiyanlık tarihi açısından önem arzedebilecek bu üç rölikerin detayları müze yetkilileri tarafından araÅŸtırılmalı ve ulaÅŸtıkları bilgiler ziyaretçilerle paylaşılmalıdır.

WhatsApp Image 2024-07-01 at 23.17.45.jpeg

Röliker, Ayasofya Tarihi Müzesi

Aziz Minas'ın ÖldürüldüÄŸü Yerden Toprak / Ayia Triada Kilisesi, BeyoÄŸlu

        AraÅŸtırmamın bu kısmına kadar sizlere, özel mahfazalar ve lahitler içerisinde muhafaza edilmiÅŸ, çoÄŸunlukla Bizans döneminden günümüze miras röliklerden bahsettim. Bu son bölümde ise, bir rölik olarak ele almanın muhtemelen yanlış olacağı bir baÅŸka 'kutsal emanet'i sizlerle paylaÅŸacağım: Aziz Minas'ın ÅŸehit edildiÄŸi yerden bir kavanoz toprak. 

​

        Aziz Minas'ın, Mısır'da putperest bir ailenin çocuÄŸu olarak 250 yılında dünyaya geldiÄŸi rivayet edilmektedir. YaÅŸadığı yıllar, Diocletianus ve Maximian dönemine denk gelmektedir. Kütahya'ya gelip burada süvari birliÄŸine katılan Minas ( süvari olduÄŸu için ikonalarda hep at üstünde tasvir edilir) Hristiyanlık'tan etkilenmiÅŸ, bu dine geçmiÅŸ ve Kütahya'da daÄŸlarda uzun süre keÅŸiÅŸ hayatı yaÅŸayıp ardından Hristiyan söylemlerinden dolayı öldürülmüÅŸtür. Naaşı ardından Mısır'a götürülse de, bugün azizin rölikleri, koruyucusu olduÄŸu Girit'te de görülmektedir. â€‹â€‹

WhatsApp Image 2024-07-01 at 23.19.56.jpeg

Aziz Minas'ın ÖldüÄŸü Yerden Toprak, Ayia Triada Kilisesi

        BeyoÄŸlu'nda yer alan ünlü Ayia Triada Kilisesi'nde, bir camekan içerisinde, üzerine Aziz Minas'ın resmedildiÄŸi, aÄŸzı bez ile kapatılmış bir kavanoz dikkat çekmektedir. Kavanozun hemen altındaki açıklamada ise Yunanca, 'Aziz Minas'ın ÅŸehit edildiÄŸi yerden toprak. Kütahya 2006' yazmaktadır. Belli ki, bu toprak dolu kavanoz yukarıda bahsettiÄŸim rölikler kadar eski deÄŸildir. Fakat Mısır doÄŸumlu azizin öldüÄŸü Kütahya'dan getirilip, kilisede sergilenerek, yeni nesil bir kutsal emanet olarak karşımıza çıkmaktadır. Rölik diyebilir miyiz? DiÄŸer bahsettiklerime kıyasla bence hayır, ama belki de uzun yıllar içerisinde bir rölik olarak ele alınacaktır. 

​​​

        Ä°stanbul’da rölikler ve Bizans mirası rölikler muhtemelen bu kadar deÄŸildir. Nasıl 2006 yılında, Aziz Ardemios ve Azize Peprone’ye ulaşıldıysa, önümüzdeki yıllarda da günışığına çıkmayı bekleyen baÅŸka rölikler olabilir. Hatta günışığına çıkmayı beklemeyen, sadece Ä°stanbul’un yüzlerce kiliselerinde henüz kayda girmemiÅŸ rölikler de olabilir. Onları da bu araÅŸtırmam doÄŸrultusunda gezdikçe, bulup gördükçe, bu yazının içerisinde kayıt altına alacağım.

​

01 Temmuz 2024

​​​​​​​​​​​​​​​​

        Ä°stanbul’un Bizans Mirası Rölikleri’ni her ne kadar uzun süredir araÅŸtırsam da, yazıya döküp sizlerle paylaÅŸmam 2024’ün Temmuz ayını bulmuÅŸtu. Malum kolay bir iÅŸ deÄŸil; fırsat bulmak, gidilecek, görülecek yerleri açık bulmak ve ziyaret edildiÄŸinde de bir rölik ile karşılaÅŸmak gerekiyor bu araÅŸtırma için. Temmuz 2024’den sonra, gerçekleÅŸtirdiÄŸim onca kilise ve müze ziyaretinin ardından iki farklı rölik ile daha karşılaÅŸtım. Söz vermiÅŸtim ya hani, gezip gördükçe bu yazının içerisine kayıt altına alacağım diye. Åžimdi sıra geldi sözümü tutmaya. Buyrun, geçtiÄŸimiz üç ay içerisinde denk geldiÄŸim rölikleri paylaşıyorum.

Aziz Theodoros o Byzantios’un Rölikleri / Panagia Rum Ortodoks Kilisesi, Yeniköy

        Rumlar arasında, yeni köy anlamında ‘Neohori’ olarak bilinen, Ä°stanbul BoÄŸazı’nın sakin semtlerinden Yeniköy’de, 1837 yılında inÅŸaa edilmiÅŸ ve Meryem Ana’ya adanmış bir kilise bulunmaktadır. Çocukluk anılarımda yer etmiÅŸ bu kiliseyi çok iyi bildiÄŸimi düÅŸünürken, geçtiÄŸimiz günlerde gerçekleÅŸtirmiÅŸ olduÄŸum bir ziyaret sonrası kafam oldukça karıştı. Çünkü bu ziyarette gördüÄŸüm, beni hemen giriÅŸte karşılalayan büyük bir ikonayı ve hemen altında sergilenen ahÅŸap kutuyu hiç görmemiÅŸtim. Daha evvel görseydim kesinlikle unutmazdım, hatta burayı araÅŸtırmamın ilk sıralarına yerleÅŸtirirdim. BahsettiÄŸim ikona Aziz Theodoros o Byzantios’a aitti. AhÅŸap kutuda ise bu azize ait bir rölik sergilenmekteydi -En güzel rölik, beklenmedik bir anda karşınıza çıkandır!

Ayios Theodoros o Byzantions.webp

Aziz Theodoros o Byzantios'un Rölikleri, Panayia Kilisesi, Yeniköy

        Kilisenin, rölik ve mahfazasının fotoÄŸraflarını çektikten sonra hızlıca araÅŸtırmaya baÅŸladım. Dedim ya, daha evvel görmüÅŸ olsaydım kesinlikle unutmazdım diye; iÅŸte bu rölikler de Yeniköy Panagia Rum Ortodoks Kilisesi’ne , Midilli’den 2012 yılında bağışlanmıştı. Peki kimdi Aziz Theodoros o Byzantios, neden röliÄŸi bu kiliseye bağışlanmıştı ?

        Theodoros 1774 yılında, Yeniköy’de doÄŸmuÅŸtu. Kendisi hakkında net bir kaynaÄŸa ulaÅŸmak zor, fakat okuduklarım neticesinde, yaÅŸam yolculuÄŸu oldukça ilginç. Önce bir ressam olmak isteyen Theodoros, dönemin ünlü bir saray ressamının öÄŸrencisi olmuÅŸ, sarayda çalışmaya baÅŸlamış, çevresinden hissettiÄŸi baskı neticesinde (belki de pragmatik olarak) Ä°slam’a geçmiÅŸ, Ä°stanbul’daki salgınlardan ötürü içini ölüm korkusu sarmış, bu ölüm korkusuyla birlikte üzerine din deÄŸiÅŸtirmenin piÅŸmanlığı çökmüÅŸ ve kimliÄŸini gizleyip kaçarak önce Sakız Adası’na ardından Midilli’ye geçmiÅŸ. GittiÄŸi yerlerde manastırlarda yaÅŸayan, Hristiyanlığı savunan ve dönemin yetkililerine de yaÅŸadığı deneyimi doÄŸrudan ve biraz da sertçe anlatan Thedoros’un sonu idam cezası ile gelmiÅŸ. Theodoros’un takipçileri naaşını Midilli’de Panagia Chrysomallousis kilisesine getirmiÅŸ. Yıllar içerisinde mucizeler gösterdiÄŸine inanılan rölikler sonradan Midilli’de Agios Athanasios Kilisesi’ne getirilmiÅŸ, zaten aziz ilan edilen Theodoros, adanın koruyucusu ilan edilmiÅŸ. Ayios Theodoros’un, Yeniköy doÄŸumlu olmasından ötürü, röliklerinden bir parça da bu semte gönderilmiÅŸtir ve 2012 yılından beri kilisede sergilenmektedir. Aziz, her yıl  Paskalya’dan hemen sonraki hafta gelen Pazar günü anılmaktadır.

        Bu rölik hakkında ne kadar Bizans mirası diyebiliriz? AraÅŸtırmam neticesinde göstermiÅŸ olduÄŸum diÄŸer örneklere nazaran pek diyemeyiz. Ama azizin isminde geçen Byzantios sıfatı, onun bu araÅŸtırmada olması gerektiÄŸini hissettiriyor.

Aziz Dimitrios’un Rölikleri / Ayios Dimitrios Rum Ortodoks Kilisesi, KurtuluÅŸ

        Ä°stanbul’un, eski adıyla Tatavla bugün ise KurtuluÅŸ olarak bildiÄŸimiz önemli semtinde, son durakta, yüksek duvarlar ardında büyük bir kilise yer alır. Aziz Dimitri’ye adanmış olan bu kilisenin yapım yılı tam olarak bilinmemektedir. Son hali 1865 yılında inÅŸaa edilmiÅŸ olmakla birlikte, kilisenin 1726 yılında tadilattan geçtiÄŸi bazı kaynaklarda belirtilmekte, eski gezgin notlarında ise 1573 yılında buranın gezildiÄŸi söylenmektedir. ReÅŸad Ekrem Koçu’nun Ä°stanbul Ansiklopedisi’nde, üçüncü cilt, sayfa 1565’te de bu kiliseye yer verilmiÅŸtir. Osman Tolga’nın kaleme aldığı bu kısımda, 1500’lü yıllardaki yapının Ayios Haralambos Kilisesi olduÄŸu belirtilmekte olup, Ayios Dimitrios Kilisesi’nin 1782 yılında semt cemaati tarafından inÅŸaa edildiÄŸi kaleme alınmıştır. Kilisenin çan kulesinin, ikonastatisinin, naos kısmının güzelliÄŸi birçok yerde bahsedilmektedir. Yazımızın konusu dahilinde sizlerle, bu kilisenin baÅŸka bir özelliÄŸini paylaÅŸacağım.

        Ayios Dimitrios Kilisesi’nin içerisinde, en saÄŸ kısımdan sona kadar gittiÄŸinizde bir bölme ile karşılaşırsınız. Ä°konalarla çevrelenmiÅŸ bu bölmenin tam ortasında, kısa bir mermer sütun üzerinde, taç görünümünde bir mahfaza yer alır. Bu taç mahfazanın içerisinde ise gümüÅŸ bir kutu korunmaktadır. Sütunun hemen arkasında yer alan Ayios Dimitrios ikonası bize bu kutu içerisinde ne olduÄŸunu iÅŸaret eder: Aziz Dimitri’ye ait bir rölik. Peki kimdir Aziz Dimitri?

Aziz Dimitrios Rölikleri Kurtulus.jpeg

Aziz Dimitrios'un Rölikleri, Ayios Dimitrios Kilisesi, KurtuluÅŸ

        270 yılında Selanik’te, senatöryel bir ailenin çocuÄŸu olarak dünyaya gelen Dimitri, Diocletianus ve Galerius döneminde Hristiyanlık adına mücadele vermis bir askerdir. Mücadelesini Selanik’te vermesi ve burada öldürülmesi nedeniyle, ÅŸehrin koruyucu azizi ilan edilmiÅŸtir. Bugün Selanik’te, adına yapılan kilisede tüm rölikleri yer almaktadır. Fakat her ne kadar bazı aziz ve azizelerin bedenleri, kendi adlarına yapılmış kiliselerde sergilense de, bedenlerinden bir parça, onlara adanmış farklı büyük kiliselere de gönderilmiÅŸtir. Ä°ÅŸte KurtuluÅŸ Ayios Dimitrios Kilisesi’nde sergilenen bu rölik de, azize ait küçük bir kemik parçasıdır. Kapalı gümüÅŸ bir kutuda sürekli sergilenen rölik, azizin günü olan 26 Ekim’de açılarak, inananlara da gösterilmektedir. Ä°nanışa göre azizin röliklerinden bir mür kokusu yayılmaktadır. Bu sebepledir ki, azize "MyrovlÄ“tÄ“s, (Μυροβλήτης)’’ yani mür kokusu yayan sıfatı da verilmiÅŸtir.

​

31 Ekim 2024

bottom of page